1995 yılında “Türkiye’nin birikimi” sloganıyla kurulan Yeni Şafak, hep bu ilkeye sadık kalarak yayıncılık yaptı. Temsil ettiği değerler, çalışanlar ve gazete sahiplerinin özverisinin yanı sıra, cesaretiyle de medya dünyasında kısa sürede önemli bir yer edindi.

Yeni Şafak kurulduğu dönemde Türkiye’nin sahip olduğu birikim ve değerlerinin önemli bir bölümü o günkü medya sistemine temsil edilmiyordu, Yeni Şafak bu boşluğu doldurdu. Haksızlıkları duyuracak bir mecra yoktu, Yeni Şafak güçsüzlerin ve kimsesizlerin sesi oldu. Bağımsız gazetecilik yaptı, gerçekleri duyurdu. Türkiye’nin son çeyrek asırdaki politik, sosyal ve hukuki gelişmelerde kritik haberler, yorumlar ve tavırlarla önemli roller üstlendi.

Kurulduktan iki yıl sonra gelen 28 Şubat darbesiyle mücadelenin en önemli adresi oldu. 28 Şubat cuntasına, siyasetçilerine, iş adamlarına, STK’lara ve en önemlisi de medyasına karşı durdu. 28 Şubatçıların baskılarına maruz kalan gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin, siyasetçilerin ve STK’ların sığındığı bir liman oldu.

Yeni Şafak 2000’li yıllarda da Türkiye’nin demokratikleşme ve vesayet rejiminin kurtulması sürecinde de önemli görevler üstlendi. Darbe süreçlerini deşifre etti, siyasete sahip çıktı. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimini ilk duyuran ve vatandaşları tavır almaya çağıran yayın organı olmanın, hatta bu uğurda bir çalışanını şehit vermenin buruk gururunu yaşadı.

Yeni Şafak, demokrasiye sahip çıkışıyla, millî ve manevi değerlere uygun, cesur ve dürüst yayıncılık anlayışıyla dün olduğu gibi yarınlarda da yoluna devam edecek.